Posts Tagged ‘ sigara aklı kaybettirmiyor ’

Sigara haram değildir!

Ki, Allah ve Resul’ünün haram kılmadığı bir şeye haram demek, iftiranın hatta kâfirliğin ta kendisidir.

Haramı belirleme hak ve yetkisi yalnızca Allah’a aittir. Kesin olarak yasaklanmış veya serbest bırakılmış fiiller bizzat Allah tarafından belirlenmiş ve bu yetki sadece O’na tahsis olmasından peygamberler dâhil hiçbir beşer önüne geçercesine hüküm veremez. 

Şu gaflete, delalete ve ihanete bakın ki; Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın ”Dünyada ve ülkemizde yıllarca ‘haram’ denilmediği için dikkate alınmayan sigara bağımlılığından insanlığı kurtarmamız lazım. Sigara haramdır ve her birimiz sigaranın haram olduğunu milletimize anlatmalıyız” yönündeki şirksel sözlerinin ardından ünlü ilahiyatçılar Hayrettin Karaman, Cevat Akşit, Necmettin Nursaçan ve Faruk Beşer de sigaranın haram olduğu konusunda fetva verebilmişlerdir.

Diğer bir ifadeyle demişler ki, Allah geleceği bilmez ve bugüne kadar Allah ve Resulü’nün’ cehaletinden dolayı haram sayılmayan sigarayı haram kılarak insanlığı kurtarabilmek için fıkıh çerçevesinde millete anlatmaya karar almışlar.

Peki, fıkıh nedir; İslam hukuku demektir. Yani bir şeyi hakkıyla bilmek, idrak etmek ve kavrayabilmektir.   

Öyleyse kaynağı vahiy ve sünnet olmayan bir İslam Hukuku mümkün müdür? Ya da Allah ve Resulü’nün akıl erdiremediği ve açıklamadığı ne vardır ki, söz konusu ilim erbapları öne geçerek, tıpkı Hıristiyan rahipler ve Yahudi bilginler misali ahkâm kesebilmektedirler?

Sigaranın zararlı ve israfı içermesi başka bir şey, Allah’ın hükmü olan haramlığı ise bambaşka bir şeydir. Dolayısıyla zararlı şeylerde haramlık ilkesi savunulamaz; çünkü haram hükmünü koyma inisiyatifi sadece Allah’a mahsustur. Ki, sağlığı tehdit eden helal bir gıda ve içecekten fazla yenmesi ve birçok şeyin zararlı olmasını nasıl haram sayabilmek mümkün değil ise; haram olan gusül abdestinin alınmamasını zararsız olması münasebetiyle helal kabul edilebilmekte mümkün değildir.  

Mesele kişinin ya da çevrenin uğradığı zarar baz alınarak nefsi yani maddi kabulü değil, Allah’ın ilkesi doğrultusundaki yasağın manevide olsa temel alınmasıdır.   

Sarhoşluk, uyuşturuculuk, sersemlik vermeyen ve muhakeme yetisini yok etmeyen sigaranın haram olmasıyla ilgili Allah ve Resul’ünden hüküm gelmemişse, yorumlarla fetva verenlerin sözlerine itibar edilemez; ki, onlar tamamen hümanist odaklı bir sapmanın bayraktarlarıdırlar.   

Oysa Allah’ın indirdiğiyle hüküm vermemek; seküler-laik düşünce ile siyaset yapmak demokrasi gereği hâkimiyetin insanda olduğunu savunmak; put üzerine yeminler düzmek; Allah ve Resulü’nün hükümleri doğrultusunda muhakemeleşmemek; şeriatı reddetmek; laik bir diyanete razı olmak; İslam dışı devleti meşrulaştırmak; Allah’ın söylemediğini söylemek; Kur’an’a muvafık olmayanı isnat etmek; Allah’a güvenmemek; beşerin karşısında sinmek; Allah’ın hükümlerini siyasetten ve devletten dışlamak haram değil midir?   

Hele haram kılınan israfın nasıl manipüle edildiği sigarayı haram göstermekle kanıtlıdır. İçki ve kumar gibi haramlarda israf olduğuna göre; neden Allah, onları da israf çatısı altında zikretmeyip isimlerini deklare etmek suretiyle doğrudan haram olduklarına hükmetmiştir?    

Allah’ın haram kıldığını nefsi mazeretlerle helalmiş gibi savunanların, haram kılmadığı sigaraya haram diyerek iftiraya kalkışmaları apaçık bir münafıklıktır; küfürdür; fasıklıktır; kibirdir.

İslam adına yorumlarıyla fetva verenler, hak ile batıllık arasına sıkışmalarından haram ile helali dünya şartlarına, diğer bir ifadeyle seküler-laik hümanist iktidarların kurallarına göre değerlendirmekte; böylece referans aldıkları İslam’ı vahiy ve sünneti esas alarak değil beşeri çıkarlara dayanak kılarak yapmalarından zalimlerin ta kendileridirler.

Şöyle ki, süt veren hayvanlar, tertemiz sütü nasıl ki işkembe pisliği ile kan arasından kandan meydana gelen bir sistemden aktığı halde asla karışmamakta; dolayısıyla gerek kimyasal yapısı gerekse özellikleriyle farklı bir değer taşımıyor ise, haram ve helallerin, hak ile batıllığın ya da beşer ile Allah’ın saflığı bozulamaz.    

Ama ahkâm kesen yorumcular, beşeri güçlere yaranabilmek ve rızalarını kazanabilmek için sütün saflığını değil, meydana geldiği işkembe pisliğini ve kanı ele alarak mideleri bulandırmakta, akılları karıştırmakta ve hakkı iğfal etmektedirler.

Hiçbir beşer, ne dün ne bugün ne de gelecek için nokta koyamaz; noktayı ancak ALLAH koyar!

“De ki: Allah’ın size indirdiği; sizin de, bir kısmını helâl, bir kısmını haram kıldığınız rızıklar hakkında ne dersiniz?” De ki: “Bunun için Allah mı size izin verdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz?” Yunus 59

(Yahudiler) Allah’ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i (İsa’yı) rabler edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilaha kulluk etmeleri emrolundu. O’ndan başka tanrı yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır.” Tevbe 31  

“Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak “Bu helâldir, şu da haramdır” demeyin, çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.” Nahl 116